GEÇİCİ 10. MADDE UYGULANMASINDA KESİNLEŞME VE CEZA İNFAZ KURUMUNA GİRİŞ TARİHLERİNİN ÖNEMİ

(Kesinleşme tarihinin 31.07.2023 öncesi ve fakat ceza infaz kurumuna giriş tarihinin 31.07.2023 tarih sonrası olması)

1. Geçici 10. Maddenin Uygulama Kapsamı

Geçici 10. madde uygulaması hakkında yazımıza, buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. Ancak özetlemek gerekirse, 7456 sayılı yasayla, 5275 sayılı kanuna eklenen geçici madde 10 uyarınca, üç grup hükümlüye iyileştirme yapılmıştır. Buna göre:

Ayrıca, maddenin son 8. fıkrası uyarınca; koşullu salıverilmesi geri alınan ve ikinci defa mükerrir olan hükümlüler bu hükümlerden yararlanamayacaktır. Ne var ki, bu hükümlülerin, 31.07.2023 tarihinden evvel kesinleşen ve fakat daha sonra infazına başlanacak olan cezaları açısından bu hükümden faydalanırlar.

Bu bağlamda, herhangi bir hükümlünün cezasının 31.07.2023 tarihi sonrasında kesinleşmesi halinde, geçici 10. madde uygulamasından yararlanmayacağı açıktır. Peki, cezası bundan çok daha önce kesinleşen ve fakat infaz savcılığınca işlemlerin gecikmesi veyahut da Yargıtay’dan dosyanın geç dönmesi nedeniyle bu tarihte infazına başlanmamış olanların durumu ne olacaktır?

Bu noktada, kanun maddesinin yorumlanarak bir sonuca varılması gerekmektedir. Zira, kanun koyucu bu yönde açık bir hüküm getirmemiştir. Dolayısıyla, bahse konu infaz hukuku geçici normu yoruma muhtaçtır.

2. Hukukta ve Ceza Hukukunda Yorum

Yorum genel olarak, bir normun, gerçek anlamını ortaya çıkarmak için gerçekleştirilen düşünsel faaliyettir[1]. Yorum yöntemleri aşağıdaki gibidir:

Belirtmek gerekir ki, tarihsel yorum ile amaçsal yorum arasındaki fark, yalnızca kanun koyucunun iradesinin arandığı zamandır. Tarihsel yorumda kanun metninin yürürlüğe girdiği zamanki kanunun amacı araştırılırken amaçsal yorumda günümüzdeki amacı araştırılır. İnceleme konumuzda, zaten kanun henüz yürürlüğe girmiş olduğundan olayımızda iki yorum yöntemi arasında bir fark bulunmamaktadır.

Lafzi yorum yönteminde, yalnızca kanun koyucunun kullandığı kelimelere bakılmaktadır. Kanun koyucunun her daim doğru kelimeler kullandığı ve mutlaka metnin amacını tam olarak yansıttığı kesinlikle hatalı bir varsayımdır[3]. Yalnızca yasanın sözünü dikkate alarak asıl anlamın ihmal edilmesi, yasaya karşı bir hiledir[4]. Bu nedenle lafzi yorumun tek başına yeterli olması mümkün değildir.

Tarihsel yoruma yöneltilen temel eleştiri ise şudur: Kanun koyucunun amacını güttüğü, yani kanunu koyduğu zamanki durum, kanunun uygulandığı zamana göre farklılık arz edebilir. Örneğin 765 sayılı TCK’da yer alan bazı normların yorumunda, günümüz teknolojik gelişmeler gözetilmemiş olduğundan tarihsel yorum yöntemi yetersiz kalmıştır. Dolayısıyla temel nokta, kanunun yürürlüğe girdiği zaman ile uygulandığı zaman arasındaki farklılıktır. İnceleme konumuzda ise kanun zaten 15.07.2023 tarihinde yürürlüğe girmiş olup tarihsel yorum yönteminin somut olay açısından bu dezavantajı geçerli değildir. Dolayısıyla lafzi yorumdan sonra somut olayımızda tarihsel yorum ve amaçsal yorum yöntemleri uygulanmalı; kanun koyucunun hükmü koymadaki amacı gözetilerek yorum yapılmalıdır.  

Kanun koyucunun amacı ortaya çıkarılırken öncelikle, lafzi yorum yöntemi kullanılarak kanun lafzından amacı ortaya konulmaya çalışılacak, kanunun gerekçesi ve sair yasama organının iradesini yansıttığı metinler araştırılacak, toplumun yapısı ve ihtiyaçları dikkate alınacak, normun ait olduğu hukuk dalının genel mantığı gözetilecektir[5].

Ceza hukukunda yorumda da hukuktaki yorum yöntemleri kullanır ve kural olarak bir farklılık arz etmez. Herhangi bir ceza normunun yorumunda, bahse konu yorum yöntemlerinin tamamı kullanılmalıdır.

Örneğin, Demirbaş’a göre; “Yorumdaki esas düşünce, kanun koyucunun metindeki iradesini ortaya koymaktır.”[6] Buna göre suç ve ceza içeren hükümlerde dahi kanun koyucunun amacı, kanunun ratio legis’i dikkate alınmalıdır.

Ceza hukukunda yorumun, hukukta yorum temel farkı, suç ve ceza içeren hükümlerde kıyas yasağı olmasıdır. Bu yasağın temeli de birey hak ve özgürlüklerinin korunması amacı ve kanunilik ilkesinin güvence fonksiyonudur. Dolayısıyla bu farklılıklar, sanık lehine uygulamanın bir sonucudur. Nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında[7] geçen ifade şu şekildedir; “Bir ceza kuralı, konuluş amacı ve anlamı belirsiz ise, yargıcın bunu sanığın lehine yorumlaması gerekir.” Buna göre, belirsizlik halinde sanık lehine yorum ilkesiyle Mahkeme, özgürlükler lehine bir güvenceyi zorunlu kılmıştır. Yargıtay da madde uygulamasının kuşkulu olduğu hallerde sanık lehine yorum ilkesini kabul etmektedir[8].

Sanık lehine yorumun, infaz hukukundaki görünümü, hükümlü lehine yorum ilkesidir. Yargıtay bir kararında; 0-6 yaş çocuğu bulunduğundan bahisle denetimli serbestlikten faydalanmak isteyen kadın hükümlü hakkında verilen, çocuğun 6 yaşını doldurduğu 6,5 yaşında olduğu gerekçesiyle verilen ret kararını, hükümlü lehine yorum ilkesi çerçevesinde genişletici yorum yaparak, kanunda 6 yaşın doldurmamış olması şeklinde bir ibare bulunmadığını belirterek 6,5 yaşındaki bir çocuğu 0-6 yaş grubuna dahil etmiştir[9]. Bir başka kararında ise Yargıtay, hükümlü lehine yorum ilkesi nedeniyle, açık beyanı olmasa dahi lehine yapılan temyizi bu gerekçeyle incelemiştir[10]. Özetle Yargıtay, modern infaz sisteminde hükümlü lehine yorum ilkesini kabul etmekte ve uygulamaktadır.

Suç ve ceza içermeyen hükümlerde ise kıyas dahi serbesttir[11]. Bu nedenle TCK’nın genel hükümlerinde kıyas yasağı olmadığı kabul görmekle beraber sanık lehine uygulamanın bir sonucu olarak teşebbüs, iştirak gibi ceza sorumluluğunu genişleten hükümlerde de kıyasın yasak olduğu görüşü yerleşmiştir[12].  Ceza muhakemesi hukukunda da kıyasın serbest olduğu genel kabul görmektedir[13].

Belirtmek gerekir ki, ceza hukukunda genişletici yorum serbesttir.  Örneğin, TCK m. 116’da yer alan konut dokunulmazlığı ihlali suçunda, kişinin çadırının konut sayılması, genişletici yorumdur[14]. Kanun koyucunun amacı, kişinin yaşadığı yeri korumak olduğundan bu yönde bir yorum yapılması gerekmiştir.

Bu bilgiler ışığında, infaz hukuku da geniş anlamda ceza hukukun bir parçası olup suç ve ceza içermemesi nedeniyle kıyas serbesttir. Genişletici yorum ise evleviyetle yapılabilir. Bu bağlamda bir infaz hukuku normunun anlamını ortaya koymak için, özellikle infaz normlarının iyileştirme ve yeniden topluma kazandırma amacı da gözetilerek, kanun koyucunun amacına uygun şekilde genişletici yorum yapılması mümkündür. Hatta, inceleme konumuzda geçici madde 10 gibi lafzın anlamı yansıtmadığı normlarda, yukarıda da yer verildiği üzere, her halde genişletici yorum yapılmalıdır. Aksi durum, yasaya karşı hile olarak kabul edilmektedir[15]. Zira, yapılan yorumla kanun koyucunun ulaşmak istediği amaç engellenmektedir.

3. 5275 Sayılı Geçici 10. Maddenin Yorumu

Yukarıda açıklandığı üzere geçici 10. maddeden üç grup hükümlü yararlanır. Bunlar; açık veya kapalı kurumda bulunanlar, covid izninde bulunanlar ve denetim halinde olanlardır. Ancak, cezası kesinleşen ve fakat infazına 31.07.2023 tarihi itibariyle başlanmamış hükümlülerin bu maddeden faydalanıp faydalanmayacağına dair maddede bir açıklık bulunmamaktadır. Bu nedenle, bahse konu infaz normu hukuki sınırlar çerçevesinde, hakim tarafından hükümlü lehine yorum ilkesine uygun olarak yorumlanmalıdır.

Her norm öncelikle lafzen yorumlanır. Bahse konu normun, lafzen yorumu sonucunda, cezası kesinleşen ve fakat infazına başlanmayan hükümlüler ile ilgili olarak bir sonuca varılamamaktadır. Bu nedenle diğer yorum yöntemlerine başvurulması zorunludur. Zira, kanun maddesinin lafzı gözetildiğinde, kanun koyucunun; 31.07.2023 tarihinden önce kesin olarak hükümlü statüsüne kavuşan kişiler hakkında bir düzenleme yaptığı anlaşılmaktadır. Nitekim kanun koyucu, hükümlüleri gruplara bölerek hangi hükümlerin uygulanacağını düzenlemiştir.

Maddenin son fıkrasında ise, ikinci defa mükerrir olduğundan dolayı halihazırda ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerin, varsa 31.07.2023 tarihinde önce kesinleşen diğer cezalarının infazına yıllar sonra başlansa dahi, bu geçici maddeden yararlandırılacağı belirtilmiştir. Özellikle bu hüküm göz önüne alındığında, kanun koyucunun; 31.07.2023’ten önce cezası kesinleşen hükümlülere yönelik düzenleme amacı olduğu da açıktır.

Diğer yorum yöntemlerinden, sistematik yoruma başvurulması mümkün değildir. Zira, bahse konu norm, infaz kanuna eklenen geçici bir maddedir. Sistematik açıdan bir özellik arz etmemektedir.

Kanun koyucunun amacı ortaya konulurken öncelikle maddenin gerekçesine bakılır. Ancak, bahse konu geçici madde 10, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen, mali konulara ait düzenlemeler içeren yasa görüşmesi esnasında, gerekçesiz bir önergeyle eklenmiştir. TBMM Genel Kurul görüşmelerinde ise maddenin konuluş amacına dair bir konuşma gerçekleşmemiştir[16].

Bu nedenle kanun metninin amacı ortaya konulurken, infaz normlarının genel amacına ve toplumun yapısal durumu ile ihtiyaçlarına da bakılmalıdır. Kanunun amacını ele alan 3. maddesi şu şekildedir: “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.”

Gelişen ceza hukuku ile cezanın infazına yönelik çağdaş amaç, özellikle failin ıslah edilmesi ve yeniden topluma kazandırılmasıdır. Bu yönüyle en önemli husus, failin tabiri caizse iyileştirilmesi ve tekrar suç işlememesidir[17]. Belirtmek gerekir ki, denetimli serbestlik de bir topluma yeniden kazandırma biçimidir[18].

5275 sayılı yasaya, 7456 sayılı yasanın 15. maddesiyle eklenen geçici 10. maddenin amacı, 31.07.2023 tarihinden önce kesin olarak hükümlü statüsüne kavuşan kişilerin cezalarında iyileştirme yapmaktadır. Esasen detaylıca açıklamaya çalışılan bu husus, maddenin ilk okumasında anlaşılacak derecede açıktır.

Bu kanun maddesiyle, belirli bir tarihten önceki hükümlülerin infazında, hükümlü grubuna göre farklı koşullarla iyileştirme yapmaktır. Zira, infaz hukukunun temel amacı faili, topluma geri kazandırmak ve tekerrürü önlemektir. Kanun koyucu da bu hükümle, geçmişte cezası kesinleşen hükümlüler lehine bir iyileştirme yapmayı tercih ederek bir infaz politikası geliştirmiştir. Dolayısıyla bu hüküm yorumunda hükmün “31.07.2023 tarihi öncesindeki hükümlülere yönelik iyileştirme yapmak” amacında olduğu dikkate alınmalıdır.

4. Cezası 31.07.2023 Tarihinden Önce Kesinleşen ve Fakat Bu Tarih İtibariyle Henüz İnfazına Başlanmamış Hükümlüler Yönünden Yapılacak Uygulama

Madde metninde yazılan gruplar arasında, cezası anılan tarihten önce kesinleşip de henüz infazına başlanmamış hükümlüler yer almamaktadır. Ancak yapılacak amaçsal yorumla bu hükümlülerin de madde kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun gerekçesi aşağıda maddeler halinde açıklanmıştır:

İnfaz kanunun amacı ve hükümlüler arasında eşit muamele yapılması gerektiği karşısında (Anayasa m. 10) 31.07.2023 tarihinden önceki tüm hükümlülerin, sağladıkları şartlar göre madde kapsamındaki gruplardan birinde değerlendirilmesi gerekir.

Bu durumda, tamamen aynı şartlara tabi hükümlülerden birisi hükümden faydalanarak infaz kurumundan çıkacak, diğeri ise infaz kurumunda kalmaya devam edecektir. Böyle bir uygulamanın kabulü ne Anayasamıza, ne ceza hukuku ne de infaz hukuku prensiplerine uygundur!

Geçici maddenin de son fıkrası uyarınca, ikinci defa mükerrir olanların dahi, henüz infazına başlamamış olan cezalarına geçici madde hükmünün uygulanacağı belirtilmiştir. Hukukta evleviyet ilkesi gereği, mükerrir dahi olmayan ve infazına başlanmayanların, bu hükümden evleviyetle yararlanması gerekir. Zira, daha kötü durumdaki kişi bile bu hükümden bir fayda sağlıyorsa, daha iyi durumdaki kişi de bu durumdan faydalanmalıdır.

Özetle;

hususları gözetildiğinde; cezası, 31.07.2023’ten önce kesinleşen ve fakat henüz bu tarih itibariyle infazına başlanmamış kişilerin de bu hükümden yararlanması gerektiği açıktır.

Diğer yandan belirtmek gerekir ki, infaz, cezanın bir sonucu olduğundan kanunsuz infaz olmaz[22]. Bu durum, infazın kanuniliği olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, cezası önceden kesinleşen hükümlünün infazına başlanmadığı bu hallerde, infazın kanuniliği uyarınca, hükümlü lehine yorum yapılması şarttır. Aksi durumun uygulanabilmesi için, tam tersi infaz kanunun geçici maddesinde açık hüküm bulunmalıydı. Başkaca bir deyişle, infazın kanuniliği çerçevesinde, geçici maddede, cezası kesinleşen ve fakat infazına başlanmayan hükümlülerin açıkça bu maddeden yararlanamayacağı kaleme alınmalıydı. Nitekim, maddenin 8. ve son fıkrasında koşullu salıverilmesi geri alınanların bu hükümlerden faydalanamayacağı açıkça yazılmıştır. Kanun koyucu isteseydi, cezası kesinleşen ve fakat infazına başlanmamış olan hükümlüleri de kapsam dışı tutabilirdi.

Kanunda bu yönde açık bir hüküm olmadığına göre, hükümlü lehine yorum ilkesiyle yine aynı sonuca ulaşılmaktadır.

5. 31.07.2023’ten Önce Cezası Kesinleşen Hükümlülere Maddenin Hangi Fıkrasının Uygulanacağına Dair

Cezası, 31.07.2023’ten önce kesinleşen hükümlünün, geçici madde kapsamında hangi gruba dahil olduğu hakkında ise şöyle bir tespit yapılmalıdır:

 

Örneğin bir hükümlü; 3 ay kapalı kurumda kaldıktan sonra açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazanıyorsa, bu hükümlünün ikinci fıkradan yararlanması için, cezasının 31.07.2023 tarihinden 3 ay evvel kesinleşmesi gerekir. Aradaki süre 3 aydan daha kısa ise hükümlü, zaten en erken infaz durumunda dahi 31.07.2023 tarihinde kapalı kurumda kalacak olduğundan altıncı fıkra hükmüne dahil olacaktır.

Diğer bir örneğe göre; hükümlünün kapalı kurumda kalması gereken süre 1 ay ve cezası da 31.07.2023 tarihinden bir ay önce, mesela 01.06.2023 tarihinde kesinleşmişse, bu hükümlü kesinleşme tarihinde kuruma alınsa 31.07.2023 tarihinde çoktan açığa ayrılarak covid izninde olacak ve 31.07.2023 tarihi itibariyle de ikinci fıkraya dahil olduğundan kuruma dönmesi gerekmeyecekti.

Sonuç olarak, cezanın kesinleşme tarihi ile 31.07.2023 tarihi arasındaki süre hesaplanmalı ve bu süre kapalı infaz kurumunda kalınması gereken süre ile mukayese edilmelidir. Eğer kapalı infaz kurumunda kalınması gereken süre, hesaplanan süreden fazlaysa, hükümlüye, kapalı kurumda kalanlara uygulanacak olan altıncı fıkra uygulanmalıdır.

 

 DİPNOTLAR


[1] Kemal Gözler, Hukuka Giriş, 19. Baskı, Bursa, Ekin, 2022, s. 294. Ahmet M. Güneş, Hukuk Metodolojisi, 4. Baskı, Bursa, Ekin, 2021, s. 89. Yasemin Işıktaç/Sevtap Metin, Hukuk Metodolojisi, 4. Baskıdan 9. Tıpkı Bası, İstanbul, Filiz, 2023, s. 179 vd. M. Emin Artuk/Ahmet Gökcen/M. Emin Alşahin/Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, Ankara, Adalet, 2022, s. 194. Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 13. Baskı, Ankara, Seçkin, 2022, s.114. Timur Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 17. Baskı, Ankara, Seçkin, 2022, s. 138.

[2] Gözler, Hukuka Giriş, s. 308.

[3] Gözler, Hukuka Giriş, s. 303. Güneş, Hukuk Metodolojisi, s. 101.

[4] Işıktaç/Metin, Hukuk Metodolojisi, s. 198.

[5] Ahmet M. Güneş, Hukuk Metodolojisi, s. 109-110.

[6] Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 138.

[7] Anayasa Mahkemesi, 31.03.1993 tarih, E. 1991/18 K. 1992/20 K.

[8] Bkz. Y CGK, E. 2019/13-243, K. 2020/517. Y CGK, E. 2006/9-52, K. 2006/96.

[9] Dosya kapsamına göre, hükümlünün 5275 sayılı Kanun'un 105/A-3-a bendinde yer alan "a) Sıfır-altı yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler...diğer şartları da taşımaları halinde yararlanabilirler...." şeklindeki hükümden faydalanma talebinde bulunduğu ve dosya arasında bulunan nüfus kaydına göre 24/03/2008 tarihinde doğmuş bulunan Kılıçhan Topaloğlu isminde bir çocuğu bulunduğu dikkate alındığında, her ne kadar hükümlünün çocuğunun 24/03/2014 tarihinde 6 yaşını doldurduğu anlaşılmış ise de; yukarıda zikredilen yasal düzenlemenin içeriğine 0-6 yaş grubu çocukların dahil olduğu ve 6 yaşını doldurmamış olmak gibi bir şartın aranmadığı gibi kanun metninde de bu konuya ilişkin herhangi bir açıklık bulunmaması karşısında, kanunun anlamının tam olarak tespit edilemediği durumlarda hükümlünün lehine yorum ilkesinin geçerli olacağı gözetilmeksizin, merciince yapılan itirazın reddi yerine yazılı şekilde hükümlü aleyhine sonuç doğuracak şekilde kabulüne karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. (Y 3. CD, E. 2015/7074, K. 2015/9981).

[10] Y 17. CD, E. 2015/156, K. 2015/58.

[11] Özbek/Doğan/Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 70.

[12] Özbek/Doğan/Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 70.

[13] Demirbaş, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 133.

[14] Artuk/Gökcen/Alşahin/Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s. 205.

[15] Işıktaç/Metin, Hukuk Metodolojisi, s. 198.

[16] Bkz. TBMM 28. Yasama dönemi, 1. Yasama yılı, 33 sıra sayılı komisyon raporu. TBMM Genel Kurul Tutanaklar [https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak/23912, https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak/23913, (Erişim tarihi: 12.10.2023).

[17] Timur Demirbaş, İnfaz Hukuku, 3. Baskı, Seçkin, 2013, s. 39.

[18] Veli Özer Özbek, İnfaz Hukuku, 16. Baskı, Ankara, Seçkin, 2023, s. 51.

[19] Gözler, Hukuka Giriş, s. 379.

[20] Gözler, Hukuka Giriş, s. 380.

[21] Y CGK, E. 2018/9-298, K. 2020/499, T. 3.12.2020.

[22] Özbek, İnfaz Hukuku, s. 68.


BİBLİYOGRAFYA

 

ARTUK M. Emin/GÖKCEN Ahmet/ALŞAHİN M. Emin/ÇAKIR Kerim, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 16. Baskı, Ankara, Adalet, 2022.

DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 17. Baskı, Ankara, Seçkin, 2022.

DEMİRBAŞ Timur, İnfaz Hukuku, 3. Baskı, Seçkin, 2013.

GÖZLER Kemal, Hukuka Giriş, 19. Baskı, Bursa, Ekin, 2022.

GÜNEŞ Ahmet M., Hukuk Metodolojisi, 4. Baskı, Bursa, Ekin, 2021.

IŞIKTAÇ Yasemin/METİN Sevtap, Hukuk Metodolojisi, 4. Baskıdan 9. Tıpkı Bası, İstanbul, Filiz, 2023.

ÖZBEK Veli Özer, İnfaz Hukuku, 16. Baskı, Ankara, Seçkin, 2023.

ÖZBEK Veli Özer/DOĞAN Koray/BACAKSIZ Pınar, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 13. Baskı, Ankara, Seçkin, 2022.

 

Elektronik Kaynaklar

https://lib.kazanci.com.tr/yargitay

https://www.anayasa.gov.tr/tr/kararlar-bilgi-bankasi/

https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak/23912

https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak/23913

keywords: infaz kanunu; infaz kanunu değişikliği; infaz kanunu değişikliği 2023; infaz kanunu geçici madde 10; infaz kanunu geçici madde 10 kesinleşme; infaz covid düzenlemesi; covid izni 2023.