ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ – İZALE-İ ŞUYU DAVASI


Ortaklığın giderilmesi yani eski adıyla izale-i şuyu davası, adından da anlaşılacağı gibi ortak olunan mal üzerindeki bu ortaklığın sonlandırılması amacıyla açılan davadır. 

Daha önceki yazılarımızda açıklandığı gibi, mülkiyet ferdi-tek başına mülkiyet olabileceği gibi birlikte mülkiyet de söz konusu olabilir. Birlikte mülkiyet ise paylı mülkiyet ya da elbirliğiyle mülkiyet şeklinde olabilir. 

Paylı mülkiyet yahut elbirliğiyle mülkiyette, paydaş ya da ortak bu birlikte mülkiyet ilişkisini sonlandırmak isteyebilir. Nitekim, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesinde, paydaşlardan her birinin malın paylaşılmasını isteyebileceği belirtilmiştir. Her paydaş ve ortak ortaklığın giderilmesi davası açabilir.

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ – İZALE-İ ŞUYU SATIŞ NASIL YAPILIR?


Ortaklığın giderilmesi davasında paylaşma biçimi aynen bölüşme (taksim) ya da satış yoluyla paraya çevrilme yolunda olabilecektir. Aynen taksime karar verilip verilmeyeceği noktasında malın bu bölüşmeye uygun olup olmadığı yönünde teknik inceleme yapılması gerekmektedir.

Uygulamadaki önemi açısından belirtilmelidir ki elbirliğiyle mülkiyetin en tipik örneği miras ortaklığıdır. Mirasın intikaliyle her mirasçı tüm tereke (miras) üzerinde elbirliğiyle maliktir.

Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesinde ise; mirasçılardan her birinin, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebileceği belirtilmiştir.

Bu kapsamda, her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Yani her mirasçı ortaklığın giderilmesi davası açabilir. 

Satış ile ortaklığın giderilmesine karar verilmesi halinde, taşınmazın/taşınmazların bilirkişi aracılığıyla değer tespiti yapılarak icra hükümlerinin uygulanmasıyla taşınmaz sulh hukuk mahkemesi tarafından satılır ve paralar bölüştürülür. 

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ – İZALE-İ ŞUYU DAVASI NE KADAR SÜRER?


Her somut uyuşmazlığın niteliği ve mahkemenin iş yüküne göre değişmekle beraber İstanbul'da görülen bir ortaklığın giderimesi-izale i şuyu davasının 1 sene sürebileceği söylenebilir. 

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ – İZALE-İ ŞUYU DAVASI YARGITAY KARARLARI

Konuyla ilgili bir kısım Yargıtay kararları aşağıdaki gibidir:

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 22.09.2021 T. 2018/14-161 E. 2021/1063 K.

“12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ortaklığın giderilmesi ile ilgili yasal düzenlemelere değinmekte yarar vardır.

13. Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı mülkiyetin yahut elbirliği mülkiyetinin konusunu oluşturan taşınır ya da taşınmaz mal ya da hakların, paydaşlar veya ortaklar arasındaki birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirmek suretiyle ferdi mülkiyete geçmesini sağlayan davalardır. Niteliği itibariyle iki taraflı ve dava tarafları için benzer sonuçlar meydana getiren ortaklığın giderilmesi davaları, bu özelliği itibariyle diğer dava türlerinden ayrılmakta ve farklı usul işlemlerine tabî tutulmaktadır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahip olduğundan davacının satış suretiyle paylaşma istemesi, davalının aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmeyecektir.

14. Paydaşlar arasında yapılmış bir hukukî işlem ya da malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması nedeniyle paylı mülkiyeti sürdürme zorunluluğunun bulunmadığı durumda [4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ( TMK ) m. 698], her paydaş malın paylaşılmasını talep edebilir. Her bir paydaşa paylı mülkiyeti sona erdirebilmesi için tanınmış bir hak olan paylaşmayı isteme hakkı, yenilik doğuran ve paya bağlı bir haktır ( Oğuzman, M.Kemal/ Seliçi, Özer/Oktay-Özdemir, Saibe.: Eşya Hukuku, 22. Baskı, İstanbul 2020, s. 378 ).

15. Bir paydaş tarafından bu hakkın kullanılması, bütün paydaşların paylaşmayı yerine getirme borcunu doğurur. Paylaşmanın nasıl yapılacağı TMK'nın 699. maddesinde düzenlenmiş olup, bir veya birkaç paydaşın geçerli şekilde paylaşma istemleri ile paylaşma borcu doğunca, bu borcun rızaen yerine getirilmesi ( rızai paylaşma ) durumunda paylaşma, aynen bölüşme veya bedelini paylaşmak üzere malın pazarlık veya arttırma ile satılması ( bedelin bölüşülmesi ) ile gerçekleşebilir ( TMK m. 699/1 ). Şayet bir veya birkaç paydaşın paylaşmaya yanaşmaması ya da paylaşmanın tarzında anlaşamaması durumunda mahkeme tarafından paylaşmanın sağlanması ( kazai paylaşma ) için dava açılır. Bu davada paydaşlardan birinin istemi üzerine hâkim, malın aynen bölünmesi mümkün oldukça malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verecektir ( TMK m. 699/2 ).

16. Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, pay-paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Bunun için öncelikle taşınmazın son tapu kayıtlarının ve eğer varsa çaplarının getirtilip incelenmesi, bu kayıtların taşınmazla uyuşup uyuşmadığının ve tapu kayıtlarında düzeltilmesi gereken bir durumun bulunup bulunmadığının taşınmaz üzerinde keşif yapılarak aynen taksim yolu ile ortaklığın giderilmesi istenen taşınmazın yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine göre aynen bölüşme yoluyla paydaşlığının giderilmesine uygun olup olmadığının saptanması, ondan sonra da karar verilmesi gerekir.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 10.03.2020 T. 2017/14-1753 E. 2020/279 K.

“12. Eski adıyla izale-i şüyu ve yeni adıyla ortaklığın giderilmesi davaları, paylı (müşterek ) ya da elbirliği (iştirak hâlinde ) ile mülkiyete konu olan taşınmaz veya taşınır mallarda paydaşlar/ortaklar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran bir dava türüdür (Ruhi,C./Ruhi, A.C.: İzalei Şüyu Ortaklığın Giderilmesi Paylaşma Davaları (Güncel Yargıtay Kararlarıyla ), Ankara, 2018, s. 16-17 ).

13. Birden çok kimsenin taşınır veya taşınmaz nitelikteki aynı eşya üzerinde maddi şekilde bölünmemiş paylara malik olmalarına imkân veren mülkiyet türü, paylı mülkiyettir. Elbirliği ile mülkiyet hâli ise, 4721 Sayılı TMK'nın 701. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır” şeklinde tanımlanmıştır. Ölüm olayı ile birlikte miras bırakanın malları üzerinde mirasçılar arasında kendiliğinden kurulan “miras ortaklığı” elbirliği ile mülkiyet hâlinin en tipik örneğidir. Mirasçılar ölüme bağlı olarak murisin malvarlığı (tereke ) unsurları üzerinde elbirliği hâlinde mülkiyete sahip oldukları için terekeye ait bütün haklar üzerinde ancak birlikte tasarruf edebilirler (TMK m. 640/2 ).

14. Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. 4721 Sayılı TMK'nın 642. maddesinde:

“Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.

Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır…”hükmü,

Aynı Kanun'un 650. maddesinde de;

“Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar.

Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hâkim, yerel âdetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu göz önünde bulundurur.

Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur'a çekilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.

15. Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere, terekedeki mallara iştirak hâlinde malik olan her mirasçı, ortak sıfatıyla terekedeki taşınır ve taşınmaz malların aynen ve şayet bu mümkün değilse satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçının açtığı ortaklığın giderilmesi davasında, hâkim imkân varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara paylaştırma yapılırken şayet taşınmazların değerleri arasında fark varsa bu farkın para olarak ödenmesi yoluyla miras payları arasında denkleştirme sağlanır. Bu hüküm, paylı mülkiyetin sona erdirilmesi için açılan davada paylaşma biçiminin düzenlendiği TMK'nın 699/2. maddesiyle aynı mahiyettedir.”