İDARİ DAVA AÇMA SÜRELERİ


Kanun hükümleri ve Danıştay kararları uyarınca aşağıdaki bilgilere yer verilmiştir:

İDARİ DAVA AÇMA SÜRELERİ DANIŞTAY KARARLARI

Konuyla ilgili bir kısım Danıştay kararları aşağıdaki gibidir:

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 30.01.2013 tarih, 2011/102 E. 2013/21 K.

“İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, bu sürenin, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda; tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin, tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin, tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmıştır. Bu sürenin herhangi bir idari başvuru yolu ile kesilmesini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple cezaya veya vergilendirmeye karşı ancak, ihbarnamenin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde yetkili vergi mahkemesinde dava açılabilir. Bu süre içinde vergi idaresine yapılan başvurular, cezaya veya vergilendirmeye karşı açılacak davaya dair dava açma süresini durdurucu etki yapmadığı gibi bu süreyi kesmemektedir.”

Danıştay 12. Daire 01.04.2019 tarih, 2019/267 E. 2019/2375 K. 

“Dolayısıyla, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun aynı zamanda idari dava açma süresiyle ilgili düzenleme getiren 11. maddesinin hem hak arama özgürlüğü ve hukuk devleti ilkesi ile yakından ilgili olması, hem de anayasal düzeyde bir hak olan dilekçe hakkının kullanımı ile ilgili olması nedeniyle, Kanun'da açıkça aksi öngörülmediği sürece geniş yorumlanması, idarenin yargısal denetimini, kısıtlayıcı, daraltıcı ve en genel anlamda hak arama özgürlüğünü sınırlandırmayacak şekilde yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir.”

Danıştay 8. Daire 22.05.2019 tarih, 2019/4668 E. 2019/4940 K. 

“İdari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

İdarenin Anayasa'dan kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmesi esas olmakla birlikte belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmemesi, idari işlemlere karşı açılan davalarda dava açma süresinin işletilmeyip, ihmal edilmesi sonucunu da doğurmamalıdır. Anayasa'nın 125. maddesinde idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağının belirtilmesi karşısında, usulüne uygun tebliğ olunan veya bütün unsurlarıyla ilgililer tarafından öğrenilen idari işlemler üzerine, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda açıkça belirtilen ve ilgililerce de bilindiğinin kabulü gereken genel dava açma sürelerinin işletilmesi zorunludur.

Ancak, idari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarda, genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa'nın 40. madde hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen, bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren, özel dava açma süresinin değil, 60 günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.”

Danıştay 8. Daire 29.04.2019 tarih, 2014/989 E. 2019/3833 K.

“2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. maddesinde, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay ve idare mahkemelerinde dava açma süresinin altmış gün olduğu; idari uyuşmazlıklarda bu sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı; 10. maddesinde, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusunu göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, istemin reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu taktirde dava açma süresinin işlemeyeceği ancak bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği hükmüne yer verilmiştir.”

Danıştay 13. Daire 11.03.2020 tarih, 2019/1683 E. 2020/842 K.

“Bireysel idarî işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, dava açma sürelerinin hesabında, idarî işlemin ilgilisine tebliğ edildiği tarihin esas alınması gerekmekte ise de, idarece tesis edilen işlemin doğrudan tarafı olmayan ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan kişilerin açacakları davalarda, bu kişilerin idarî işlemi öğrenme tarihinin belirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin esas alınması gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir.”

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu 16.03.2020 tarih, 2018/4416 E. 2020/752 K. 

“İlan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen bir düzenleyici işlemin bu tarihten sonra davaya konu edilebilmesi için, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması ve bireysel işlemin de birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bulunması gerekmektedir.”

Danıştay 6. Daire 12.03.2020 tarih, 2018/1084 E. 2020/3809 K.

“Temyize konu kararda, davacı vekili tarafından Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 23/10/2012 tarihinde hazırlanan dava dilekçesi ile açılan E:2012/780 Sayılı kamulaştırmasız el atma davasında parselasyon işleminden haberdar olunduğu, parselasyon işleminin ilanından sonra işlemden haberdar olunması durumunda bu tarihten itibaren yasal dava açma süresi olan 60 gün içerisinde dava açılması gerektiği belirtilmiş ise de, davacının, vekile yapılan tebligat üzerine dava konusu parselasyon işleminden haberdar olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı, bu tarihin dava açma süresinin başlangıcına esas alınamayacağı, dosyada davalı idarece söz konusu işlemin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşılmıştır.”